Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:
“Üç haftalık aradan sonra yaptığımız Kabine Toplantısı’nda gündemimizde yine iç ve dış politikaya dair kritik konular vardı.
15 Eylül’de Katar’ın başkenti Doha’da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı Arap Ligi Olağanüstü Zirvesi’ne katıldık. Orada Filistin’in yanı sıra Lübnan, Yemen, İran, Suriye ve son olarak Katar’a saldıran İsrail karşısında ortak tavır almanın önemine işaret ettik.
Ziyaretimiz, dostumuz, kardeşimiz ve müttefikimiz Katar ile dayanışmamızı göstermek açısından da manidardı.
17 Eylül’de işe Dışişleri Bakanlığımızın yeni yerleşkesinin temellerini attık. 2 yıl içinde tamamlanması planlanan proje ile Hariciye Teşkilatımızı 334 bin 500 metrekare kapalı alana sahip modern, işlevsel ve çevre dostu bir yerleşkeye kavuşturacağız.
Bu yılbaşında üniversite öğrencilerine yönelik geliştirilen İŞ-KUR Gençlik Programımızdan geçen dönem 100 bin öğrencimiz faydalandı. Bu dönemki kontenjanımızı yine 100 bin olarak ilan etmiştik. Ancak gençlerimizin programa yoğun teveccühü dolayısıyla bugünkü Kabine Toplantı’mızda kontenjanı 150 bine çıkarmayı kararlaştırdık. İnşallah 2028 yılı sonuna kadar toplam 1 milyon öğrencimizi İŞ-KUR Gençlik Programı’ndan faydalandırmayı hedefliyoruz. Üniversiteli gençlerimize hayırlı, uğurlu olsun.
Bu sene güçlü bir heyetle iştirak ettiğimiz Birleşmiş Milletler 80. Genel Kurulu genel görüşmelerini her açıdan en verimli şekilde değerlendirdik.
Türk-Amerikan toplumunun öncü isimlerinden Amerikan iş çevrelerine, düşünce kuruluşlarından uluslararası yatırımcılara kadar pek çok kesimle bir araya geldik. Bu toplantılarda özellikle Türkiye’nin sunduğu yatırım ve ticaret fırsatlarını misafirlerimize anlattık.
Birleşmiş Milletler’in tam karşısındaki Türkevi’miz, diplomasinin kalbinin attığı bir merkez olarak yine göz doldurdu.
Bir diğer dikkat çekici husus şudur: İsrail’in engelleme çabalarına rağmen 80. Genel Kurul’a Filistin davası damgasını vurmuştur.
22 Eylül Pazar günü Fransa ve Suudi Arabistan eş başkanlığında düzenlenen İki Devletli Çözüm Konferansı’na ilgi oldukça yoğundu. Konferansa katılarak ülkemizin duruşunu çok net biçimde kayda geçirdik.
Ertesi gün başbakanlık dönemim dahil 13. defa Genel Kurul’a hitap ettim. Hitabımızda Gazze’de yaşanan ve artık soykırım boyutunu aşıp toplu kıyıma evrilen vahşete vurgu yaptık. Gazzeli kardeşlerimizin 23 aydır kesintisiz maruz kaldığı zulmü, rakamlarla, fotoğraflarla ortaya koyduk.
Uluslararası toplumu, İsrail’in Filistin halkına uyguladığı barbarlıklara karşı harekete geçmeye çağırdık. Gazze’deki katliamın yanı sıra Afrika’dan Asya’ya, Balkanlardan Latin Amerika’ya Türkiye’nin dış politikasında özel yer tutan bölgelere yönelik mesajlar verdik. Kıbrıs Türkü’nün haklı davasını bir kez daha çok güçlü biçimde savunduk.
Küresel bir harekete dönüşen Sıfır Atık Proje’miz ile aile kurumuna yönelik saldırıları yine insanlığın gündemine taşıdık.
Amerikan Başkanı Sayın Trump’ın ve bölge liderlerinin katıldığı Gazze konulu toplantı ise son derece verimli geçti. Toplantıda Gazze’de akan kanı durdurmak için neler yapabiliriz, liderler olarak bunu masaya yatırdık.
Genel Kurul’da Birleşik Krallık ve Fransa’nın içinde yer aldığı 10 Batılı ülke, Filistin’i tanıdıklarını açıkladı. Her ne kadar gecikmiş de olsa Güvenlik Konseyi üyesi 2 ülkenin, Filistin devletini tanıması, fevkalade önemlidir.
Filistin’i tanıyan ülke sayısının 158’e ulaşmasından bu mücadelenin adeta öncülüğünü üstlenen bir ülke olarak büyük memnuniyet duyuyoruz. Tanıma, ilk adım olarak elbette takdire şayandır. Bundan sonra yapılması gereken ise tanımanın hakkını vermektir. Bunun yolu da 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız Filistin devletinin vücut bulması için çaba harcamaktan geçiyor. Diğer türlü atılan adım, eksik kalacaktır.
İsrail’in tüm gayreti de zaten bunun içindir. Batı Şeria’yı ilhak etme ve Gazze’yi insansızlaştırma politikalarının arka planında özgür Filistin devleti ihtimalini tamamen yok etme niyeti vardır. Bunun da maksadı, büyük İsrail projesini hayata geçirmektir.
Türkiye, şu an her iki projenin de karşısındaki en büyük engellerden biridir. Ülkemizin ve şahsımızın son dönemde hedefe konulmasının esas sebebi, kararlı duruşumuzu çok net ortaya koymamızdır.
Ne küresel Siyonist lobinin baskılarına eyvallah ediyoruz ne de onların içimizdeki tetikçilerinin karalama kampanyalarına boyun eğiyoruz.
Topraklarını, özgürlüklerini ve onurlarını savunan Filistin halkının yanında dimdik duruyoruz. Türkiye’nin, bugün özgürlük için, adalet için mücadele eden mazlumların yanında olduğunu, dost düşman herkes çok iyi bilmektedir. Bunu bilmeyen, bilse bile kabullenemeyen bir tek ana muhalefettir.
Daha düne kadar Orta Doğu’ya bakınca sadece bataklık görenlerin, Gazze’nin kahraman evlatlarına terörist iftirası atanların, ‘Bize ne Gazze’den, bize ne Suriye’den, Libya’dan, Somali’den’ diyen vicdansızların bugün çıkıp bizi eleştirmesinin zerre kadar kıymeti yoktur.
Bunlar dün de gönül coğrafyamıza yabancıydı, bugün de dünyanın ne olup bittiğinden habersizler. Bunlar dün de vizyonsuzdu, ufuksuzdu, kifayetsizdi, ülkemizin başarılarını çekemiyorlardı, bugün de haset çukurunda debelenip duruyorlar.
Hükümetimizin uyguladığı vicdanlı, ilkeli, itibarlı, cesur ve çok boyutlu dış politikayı bir türlü kavrayamıyorlar. Böyle giderse hiç anlamayacaklar. Ne diyelim? Yazık. Gerçekten çok yazık.
Muhalefetin geçirdiği histeri nöbetleri karşısında bizim tavrımız, yıllardan beri hiç değişmemiştir. Biz, 86 milyonun emanetini taşıyoruz. Yükümüz de, vazifemiz de çok ağır. Nefesimizi boş işlerle, boş tartışmalarla, boş siyasetçilerle heba edemeyiz.
Küçük düşünen, dış politikaya sığ bakan, yolsuzluklarına destekçi bulmak için Batılı patronlarına ‘Sizin çıkarınızı en iyi biz koruruz’ diye yalvaran zavallıları kale almadık, bugün de onları ademe mahkum ediyoruz.
Bize Filistinli mazlumların duası yeter. Bize Gazzeli masumların duası yeter. Filistin halkının ve milletimizin hayır duasına mazhar olabiliyorsak, onların takdirini alabiliyorsak ne mutlu bize. Gerisi boştur, lafügüzaftır. Rabbim, bizi ömrümüzü adadığımız Filistin davasını hakkıyla savunmaktan geri koymasın.
Sayın Trump’ın ilk döneminde beraber belirlediğimiz 100 milyar dolarlık ticaret hedefine ulaşmak için atılacak adımları istişare ettik.
Gazze mezalimi İsrail’in artan saldırganlığı, Rusya-Ukrayna savaşı ve bölgemizdeki gelişmeler gündemimizin üst sırasındaydı. Suriye’deki istikrarın muhafazası ve Orta Doğu’da barış ortamının egemen kılınmasına yönelik hususları da ayrıntılı bir şekilde değerlendirdik.
Bizim temel prensibimiz, Türkiye’nin menfaatlerini her zeminde en güçlü şekilde savunmaktır.
Milletimizin kısa, orta, uzun vadeli çıkarları neyi gerektiriyorsa biz, 23 yıldır hep onu yaptık. Yarın da aynısını yapacağız.
Şayet biz, muhalefetin ne dediğine baksaydık Türkiye, sahip olduğu altyapı ve üstyapı yaptırımlarının hiçbirine bugün sahip olamazdı.
Gırtlaklarına kadar yolsuzluğa batanlara tavsiyemiz, akıllarının ermediği konularda büyük laf etmesinler, bizi de lütfen kendileriyle karıştırmasınlar.
Ana muhalefetin başındaki zatın görevi, önüne gelene çamur atmak değil. Şayet yüreği yetiyorsa genel merkezinin 13’üncü katına kadar ulaştığı söylenen rüşvet çamurunu temizlemektir. Bunun dışında yaptığı her iş boştur. Havada su dövmekten ibarettir.
Sayın Trump ile yaptığımız görüşmenin olumlu sonuçlarının önümüzdeki dönemde hep beraber göreceğimize inanıyorum.
Bugünkü Kabine Toplantı’mızda Cumhurbaşkanı Yardımcımız Cevdet Yılmaz’ın riyasetinde hazırlanan kapsamlı eylem planını gözden geçirdik. Dijital alemin kontrolsüzlüğü işimizi zorlaştırsa da sanal kumar ve yaşa dışı bahis meselesinin üzerine tüm kapasitemizle gideceğiz.
Siyaset üstü bir konu olarak gördüğümüz bu meselede herkesin, toplumun tüm kesimlerinin güçlü desteğini bekliyoruz.
Bir diğer gündem maddemiz, Sosyal Konut Projesi’ydi. Çevre Bakanlığımız eliyle 81 ilimizin tamamında 500 bin sosyal konut inşa etmek için düğmeye basıyoruz. Bu projemizde de şehit ve gazilerimize, emeklilerimize, gençlerimize, 3 çocuğu olan ailelerimize özel kontenjan ayıracağız.
Yine bu projemizle ilk kez kiralık konut uygulamasını TOKİ eliyle hayata geçireceğiz. Sosyal konutlarımızın bir kısmını vatandaşlarımıza uygun şartlarla kiralayacak, dar gelirli ailelerimizi inşallah rahatlatacağız.
500 bin Sosyal Konut Proje’mizle vatandaşlarımızın konuta ulaşımını çok daha uygun maliyetlerle kolaylaştırmış olacağız. Projemizin detaylarını önümüzdeki günlerde yapacağımız 500 Bin Sosyal Konut Tanıtım Programı’nda milletimizle paylaşacağız. Şimdiden hayırlı, uğurlu olsun diyorum.
Adalet hizmetlerinin iyileştirilmesi amacıyla farklı kategorilerde 20 bin personel alım sürecini geçtiğimiz günlerde başlatmıştık. Şimdi de bin hakim/savcı yardımcısı alım sürecini başlatıyoruz.
Bu düşüncelerle Kabine Toplantımızın ve aldığımız kararların tüm Türkiye için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Sizleri bir kez daha saygıyla, sevgiyle selamlıyor, Allah’a emanet ediyorum. Kalın sağlıcakla.”
Hibya Haber Ajansı
© Copyright 2025 gazetedijital.com Tüm Hakları Saklıdır.
Web sitemiz Hibya Haber Ajansı Abonesidir.